بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰ لِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَع۪ينَ
Cenâb-ı Hak, umûr-i hayriyyede sa‘y ve gayret eden, cehd ve himmet gösteren kulların muíni ve muhâfızıdır. Buna binâen biz de, “Risâle-i Nûr’un şerh ve îzáh ve neşir mes’elesi” çerçevesinde muhtelif âsârı neşretmek súretiyle hıfz ve inâyet-i Rabbâniyyeyi taleb ve niyâz etmekteyiz. Bu hizmette her şeyden evvel rızá-i İlâhî’yi gáye-i maksad etmişiz. Onun için, başkalarının bu husústaki tenkíd veyâ takdîri, bizim için ehemmiyyet arz etmez. İnâyet-i Hak’la yayına hâzırladığımız bu eser, merhûm Hacı Hulûsí Bey (ra)’den bize intikál eden, Üstâd Bedîuzzamân Saíd Nursî Hazretlerinin talebelerine yazdığı ba‘zı mektûbları ile Risâle-i Nûr talebelerinin Üstâd’larına ve biribirlerine yazdıkları, şimdiye kadar neşredilmeyen bir kısım mektûblarından ibârettir. Evvelâ şu merâmımızı arz edelim ki; bu âhirzamânın en büyük fitnesi içinde îmâna, Kur’ân’a ve İslâm’a istikámet dâiresinde hizmet etmek, mü’min için en büyük makám ve en büyük bir lütuftur. Ma‘lûm olduğu üzere, bu asr-ı hâzırın başından beri, belki daha evvelden şiddetli ve dehşetli gizli bir zındıka cereyânı, Álem-i İslâm’da hummâlı bir şekilde fa‘áliyyet göstermiş; sinsî, entrikalı, plânlı, kademeli olarak çalışmış; şahsıyyet-i ma‘nevîyye-i küfriyyeyi temsîl eden bu şer tohumu, hemen hemen her yerde ma‘nevî birer zakkúm-i Cehennem’i, meyve olarak nev-ı beşerin eline vermiştir. İşte, sırr-ı imtihânın devâm ve temâdîsi için, Cenâb-ı Hak ve Feyyâz-ı Mutlak, kemâl-i rahmet ve merhametinden Kur’ân-ı Mu‘cizü’l-Beyân’ın ma‘nevî bir elmas kılıncı mesâbesinde ve onun ma‘nevî bir tefsîri hükmünde olan “Risâle-i Nûr Külliyyâtı”nı bu ümmet-i merhûmeye lütfetmiştir. Müellif-i Muhteremi olan Üstâd Bedîuzzamân Saíd Nursî Hazretlerini de, şahsıyyet-i ma‘nevîyye-i îmâniyyenin mümessili ve Resûl-i Ekrem (asm)’ın vâris-i mutlakı olarak ihtiyâr edip, áciz ve perîşân bir vaz‘ıyyette bulunan biz kullarına bir mürşid, bir üstâd ve bir rehber olarak ihdâ etmiştir. El-hak, o Zât-ı Mücâhid, hayâtı boyunca îmâna, Kur’ân’a, İslâma kemâl-i ciddiyyet ve ihlâsla çalışmış; maddî ve ma‘nevî her türlü fedâkârlığı yapmış; Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat inancını muhâfaza etmiş, aslâ bid‘atlara yol vermemiş; pek çok ezâ, cefâ, esâret, sıkıntı ve hastalıklara ma‘rûz kalmış, haps ü zindânlara atılmış, mahkemeden mahkemeye sevk edilmiş; zındıkaya kat‘ıyyen boyun eğmemiş ve teslîm-i silâh etmemiş; nûrânî eserleriyle onların sinsî plânlarını akím bırakmıştır. Üstâd Bedîuzzamân Hazretleri, böyle çileli, hastalıklı ve sıkıntılı bir hayât içinde “Risâle-i Nûr Külliyyâtı” adlı eserlerini te’lîf etti. Ekseriyyet-i mutlakası ilhâm eseri olan bu nûrânî eserler, ilim içinde hakíkate giden bir yolu açmış, zaíf îmânı takviye etmiş, tahkíkí îmânı ehl-i îmâna ifâza etmiş, ehli olana da hakka’l-yakín îmân derecesini kazandırıp ferdiyyet makámına kadar terakkí vermiştir. Kezâ bu nûrânî eserler, ma‘nevî bataklığa saplanan bu ümmeti, sâhil-i selâmete çıkaran Sefîne-i Nûh (as) vazífesini yapmıştır. Ne mutlu o mü’mine ki; ihlâs, muhabbet, uhuvvet, sadâkat, metânet, istikámet gibi desâtîr-i râsiha-i áliyyeyi rehber ittiház edip, “hakíkat ve sahâbe mesleği” olan Risâle-i Nûr yolu ile Dîn-i Mübîn-i İslâma hizmet eder. Evet, Risâle-i Nûr’un bu çok ehemmiyyetli hásıyyetindendir ki; Müellif-i Muhteremi hayâtını ona hasretmiş, onun için her türlü fedâkârlığı göstermiş, gizli zındıka örgütünün tahrîkıyle kendisine yapılan bütün zulümlere göğüs germiş ve aslâ ta’vîz vermemiştir. İşte, elinizdeki bu eserde de görüleceği gibi, Üstâd Bedîuzzamân Hazretleri, Risâle-i Nûr’un ehemmiyyetini, Kur’ân’ın i‘câzını izhâr ettiğini, îmâna hizmet edip onu kurtardığını, belâyı def‘ ettiğini, ona ilişenlerin tokat yediğini ve yiyeceğini, bu ümmete Elláh’ın bir rahmeti olduğunu, bundan dolayı Risâle-i Nûr’u yazıp neşretmenin gáyet ehemmiyyetli bir hizmet olduğunu, talebelerine yazdığı bu mektûblarında ifâde buyuruyor. Kezâ talebelerin, Üstâd’larına ve biribirlerine yazdıkları mektûblarında da; o günün gáyet ağır şartlarında hizmet ettikleri; hasbî, samîmî, ciddî olarak Risâle-i Nûr’u yazmayı ve onları muhtâc ellere ve susamış kalblere ulaştırmayı hayâtlarının gáyesi olarak bildikleri; Üstâd’larına karşı gáyet şiddetli bir muhabbet besledikleri; Üstâd Hazretlerini, bu asırda yegâne kurtarıcı olarak telakkí ettikleri; Risâle-i Nûr ve Üstâd’ları uğrunda her fedâkârlığı yaptıkları ifâde edilmiştir. Cenâb-ı Hak, Üstâd Bedîuzzamân Hazretlerinin ve onun sádık ve fedâkâr talebelerinin sa‘y ü gayretlerini ve hizmet-i îmâniyye ve Kur’âniyyelerini ınd-i İlâhîsinde makbûl eylesin, onların derecâtlarını álî eylesin, onlardan ebeden râzı olsun, âmîn. Risâle-i Nûr hizmetini de itmâm eylesin, şerh ü îzáh mes’elesinde tevfîkıni bizlere refîk kılsın, bütün hayırlı işlerde bizleri muvaffak etsin; her türlü şerden, nifâktan, ihtilâftan ve şerîrlerin şerrinden bizleri muhâfaza buyursun. Âmîn, bi-hürmet-i Seyyidi’l-Mürselîn.
وَالسَّلَامُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى وَالْمَلاَمُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهَوٰى
Satın Almak İçin: Heybil.com