İslam tarihinden bir Mesaj. Ramazan ayının son on günü içerisinde Hz. Ömer (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)’in kabrini ziyaret eder. Kabri önünde bir bedevinin dua ettiğini görür ve arkasında durup duasını dinleneye başlar. Şöyle dua etmektedir bedevi: “Yâ Rabbi! Bu senin Habibin, ben de kulunum. Şeytan da düşmanın. Eğer beni bağışlarsan habibin sevinir, kulun kazanır, düşmanın üzülür. Beni bağışlamazsan habibin üzülür, düşmanın sevinir, kulun helak olur. Yarabbi! sen habibinin üzmekten, düşmanını sevindirmekten, kulunu helak etmekten daha cömertsin. Yâ Rabbi! Araplar arasında asil insanlar vefat ettiklerinde kabri başında kölesini azat etme geleneği vardır. İşte Alemlerin Efendisi vefat etti. Kabri başında Beni cehennemden âzât et”. Bunun üzerine Hz. Ömer avazı çıktığı kadar: “Ya Rabbi! Bu Bedevi’nin Senden istediğini ben de istiyorum” diye bağırır. Sakalı ıslanıncaya kadar hıçkıra hıçkıra ağlar. Bedevî dayanamaz ve: Ey Müminlerin Emiri! Sen demi ağlıyorsun!
Yâ Rabbi! Merhametlilerin en merhametlisi! Bizi de, ana-babamızı da, sevdiklerimizi de, üzerimizde hakları olanları da cehennemden âzât et. Âmin
Ya Rabbi biz de bedevinin istedigini istiyoruz kabul eyle Ellah'ım. Hastalara şifa ölenleri af eyle Ya rabbi
Dünya hırsı, bütün hataların başı olduğu için en tehlikeli iştir. Şeytan, bu yolla insanı çok rahat bir şekilde iğfal edebilir. İnsan, dünya hırsıyla mübtela olup gaye-i maksad edindiği dünyevî isteklerini elde edemeyince; yalan, dolan, faiz, haram, rüşvet ve her türlü hileye başvurmak suretiyle maksadına kavuşmaya çalışır. Hırs-ı dünya, insanı bütün günahlara sokar. Ellâh, sizleri muhafaza eylesin. Ben, bu hakikatleri mürşidvari bir edayla söylemiyorum. Zannetmeyin ki ben, bu halden kurtulduğum için sizi ikaz ediyorum. Aynı sıkıntı bir beşer olarak benim de başımdadır. Sizden ricam; hubb-u dünyadan kurtulmak için hem kendinize, hem bize dua etmenizdir. Salat-ı tefriciyeyi okurken hubb-u dünyadan kurtulmayı da niyet edin. Ya Rabbi! En büyük tehlike olan ve karıncanın işi olan hubb-u dünyadan bizi kurtar.
Bu halden tamamen kurtulmak mümkün değildir. Öyleyse çalışıp para kazanırken ahireti, Kur'ân’a hizmeti ve Din-i Muhammedi’nin revacını niyet et. “Ya Rab! Bu mal, benim değildir. Ben, tevzîât memuruyum. Bu malı helalinden kazanıp helal yolda sarf etmeyi bana emrettin. Bu mal, Kur'ân’ın malıdır. Ben de bu emre imtisal ederek helalinden kazanıp bana düşen maaşımı içinden alıyorum, geriye kalan bakiye ise Kur'ân’ındır.” Ya Rabbi! cemaatimize, efrad-ı ailelerimize şu halis niyeti nasib eyle. Amin
Hadimul Kuran